Kolombiya, kahve üretiminde dünyada üçüncü sırada. Peki Kolombiya kahvesinin sırrı ne? Salento’da kahve çiftliğine giderek, tohumdan fincana hikayesini dinledim. Ayrıca bu bölgede yer alan dünyanın en uzun palmiye ağaçlarının bulunduğu Cocora Vadisi’ne gidiyoruz.
Latin Amerika’nın en çok ziyaret edilen ülkelerinden Kolombiya’nın sembollerinden biri kahve. Öyle ki Kolombiya kahve yetiştirme bölgesi, 2011’de UNESCO Dünya Mirası listesine girdi.
Kolombiya ziyaretimde işte bu “Kahve Üçgeni” denilen bölgeye gittim. Başkent Bogota’nın batısındaki Manizales, Pereira ve Armenia, bu üçgenin en önemli şehirleri. Bu bölgelerde ‘dünyanın en iyisi’ olarak kabul edilen Kolombiya kahvesinin büyük bölümü yetiştiriliyor.
Ben de Armeina’daki rengarenk evleriyle ünlü, en popüler merkezi Salento’ya gittim. Kolombiya kahvesinin sırrını burada öğrendim. Ayrıca dünyanın en büyük palmiye ağaçlarının bulunduğu ünlü Cocora vadisi bu kasabanın komşusu.
Cali’den Armenia’ya otobüsle geçtim. Ardından şehirdeki otobüs terminalinden kalkan minibüsle Salento kasabasına 40 dakikada ulaştım. Bu küçük kasaba geleneksel kolonyal mimariyle inşa edilmiş iki katlı evleri ve gökkuşağı renkleriyle gelenleri adeta büyülüyor.
Seyahat siteleri ve kitapları şöyle diyor: Kolombiya’da kahve bölgelerine gitmezseniz bu ziyaretiniz yarım kalmış demektir.
Kolombiya dünyanın en kaliteli ve lezzetli kahvelerini yetiştirildiği yerlerin başında geliyor. Peki Kolombiya kahvesi neden bu kadar iyi? Salento’da kahve çiftliğindeki yerli tur rehberimiz şöyle anlatıyor:
“Temelde her şey küçük bir kahve bitkisiyle başlar. Sadece 30 cm gibi. Onu bir tarlaya ekmeliyiz. Kalite ve miktar olarak ilk üretimi yapmak için 1 ile 3 yıl arası beklememiz gerekiyor.
Hasat elle yapılır. Rengi kırmızı olanlar toplanır. Aynı ağaçta, aynı dalda bile kırmızı, yeşil, neredeyse kırmızı, neredeyse yeşil bulabiliriniz. Çünkü makine kullanırsan, o, ayırt etmeden her şeyi toplar. Ama Arabica üreten her ülke elle toplama yapıyor. Örneğin Brezilya’ya giderseniz Robusta ve Arabica var. Böylece ikisini de yapabilirler.
Her 5 yılda bir ağaçları kesmek zorundayız. Temel olarak kahvenin 5 yıllık üretim döngüsü vardır. Bizim durumumuzda ağaçlar 15 yaşında iken onları değiştiriyoruz. Çünkü artık üretmiyorlar.
Böcekler 3 mm civarında, çok küçük. Kahveye böcek saldırısı var. Kolombiya’da böcek saldırıları nedeniyle üretimin yaklaşık yüzde 20-25’ini kaybediyoruz.
İşçiler ücretini kg başına veya günlük olarak alıyor. Seçebilirler. İşçilerin yüzde 99’u kilo başında ücret alıyor. Bazı işçiler günlük 200-250 kg topluyor. Bu yüzden kilo olarak ödeme almak daha iyidir.
Fermantasyonu tanklarda yapıyoruz. Kahve tanelerini 12 ila 24 saat arasında burada bırakıyoruz ve ardından suyla yıkıyoruz. Sonra güneşte kurutuyoruz. Çok yağmur yağdığında veya aynı anda çok fazla üretimimiz olduğunda, yeterli kurutucumuz yoksa kahveyi kurutmak için arkanızdaki makineyi kullanırız. Ama o makineyi 7 yılda sadece 4 kez kullanmak zorunda kaldık. Bunun nedeni güneşin daha ucuz ve yeterli olması ve makinelerin kahvenin tadını kötü bir şekilde değiştirmesidir.
Kolombiya, dünyadaki üçüncü en büyük kahve üreticisi. Birincisi Brezilya, Vietnam ve Kolombiya. Ancak Kolombiya üçüncü sırayı kaybediyor. Üçüncülük için Endonezya ile savaşıyoruz. Çünkü kahve gittikçe daha az karlı hale geliyor. Şimdi insanlar farklı şeyler ekiyor. Şimdi üretimin yüzde 65’ini ihraç ediyoruz. Ama sayı giderek azalıyor. Şimdi burada daha çok kahve içiyoruz.”
Peki Kolombiya kahvesinin sırrını ne?
“Gelenek, pazarlama ve özveri. Kahve üretiminin her bir adımıyla ilgileniyoruz. En iyi kahve tanesi seçmeliyiz, ekim için en iyi tohumları seçmeliyiz, onu toplayacak işçileri seçmeliyiz. İşte Kolombiya kahvesinin sırrı bu.”
Kolombiya kahvesinin diğerlerinden farklı olmasının nedenleri şöyle sıralanıyor: Kahve için ideal iklim ve coğrafyaya sahip olması, hasadın elle yapılması ve yüzde yüz Arabica türü kahve yetiştirilmesi. Bölgedeki çiftliklere gelenler Kolombiya kahvesinin tadına yerinde bakıp çevrede at sırtında turlara çıkabiliyor.
BONUS: COCORA VADİSİ
Gelin şimdi Salento’da eşsiz manzaralı Cocora vadisinde bir yolculuğa çıkalım. Burada Kolombiya’ya özgü 65 metre yüksekliğindeki palmiye ağaçlarıyla adeta gökyüzüne yolculuk yapıyorsunuz.
Cocora vadisine gitmek için en uygun yol Salento’nun ana meydanından kalkan jiplere binmek. Yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun ardından Los Nevados Ulusal Parkına ulaşıyorsunuz.
And Dağlarının eteklerindeki Cocora vadisi dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarına ev sahipliği yapıyor. Bu vadide doğal hayatın bütün güzellikleriyle karşılaşabilirsiniz. Gezimizde deredeki alabalıklar da bize eşlik ediyor.
Vadide bulut ormanları altındaki palmiyeler adeta rüzgarla dans ediyor. Buradaki dağlarda yükseklik 1900 ila 2500 metre arasında.
Vadide yürüyüş için iki rota bulunuyor. Klasik ve zorlu olan Cocora Vadisi rotası beş saat sürüyor. Bunun için ormandan ve çamurlu yollardan geçmeniz gerekiyor. Biz turumuzda 2 saatlik kısa yolu tercih ettik.
Ancak Cocora vadisinde uzun yürüyüş planlayanların yanlarına bot ve yağmurluk almaları tavsiye ediliyor. Burada havanın durumu aniden değişebiliyor. Yükseklere çıktığınızda ise huzurlu bir manzara size bekliyor.
DÜNYANIN HİKAYESİ 
Bir Cevap Yazın