
Kırım Tatarları, Rusya’nın 2014’te yarımadayı Ukrayna’dan almasını ikinci sürgün olarak tanımlıyor. Peki Kırım Tatarları ne istiyor, nihai hedefleri ne? Ukrayna’da halka ve Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na sordum.
Ukrayna milletvekili Mustafa Kırımoğlu, Rusya’da Vladimir Putin rejiminin Sovyetler Birliği gibi kısa zamanda sona ereceğini söylüyor. Kırımoğlu, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı öncesi ve sonrasında yaşananları, Türkiye’nin Kırım Türkleri politikasını ve hayatının dönüm noktalarını anlatıyor. Kırımoğlu ayrıca Putin ve Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmelerinin detaylarını da aktarıyor.
Ayrıca Kırım Tatarlarının 1944’teki sürgününü anlatan ilk Kırım filmi Haytarma’nın yönetmeni ve başrol oyuncusu Ahtem Şevketoğlu (Seytablayev) ile Kiev’de buluştum.
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu kim?
1943’te doğan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Stalin döneminde, 1944’te ailesiyle birlikte Özbekistan’a sürgün edildi. 1961’de arkadaşlarıyla “Kırım Tatar Milli Gençlik Teşkilatı”nı kurdu. Sovyet rejimine karşı geldiği suçlamalarıyla farkı dönemlerde 15 yıl hapis yattı. 1991’de Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanlığına seçildi. İlk olarak 1998’de Ukrayna Parlamentosu’nda milletvekili oldu. 2014’te Rusya’nın Kırım’ı almasıyla yarımadaya girmesi yasaklandı.
Bu videoyu ve diğerlerini Dünyanın Hikayesi Youtube kanalımdan izleyebilirsiniz:
Bahtiyar Küçük, Dünyanın Hikayesi: Kırım Tatarlarının kökeni nereden geliyor?
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu: Kırım yarımadasına 1223 yılında Moğollar, Kırım Tatar Moğollar girdiler. Cenevizliler vardı. Alman kabileleri Gotlar vardı. Onlar yavaş yavaş Kırım Tatarı oldular. Bizim dilimize geçtiler. İslam dinini kabul ettiler. Türkiye 1475’te Kırım’a girdiği zaman Türkiye ile daha çok ilişkiler oldu. 1783’te Ruslar Kırım yarımadasını işgal etti. Kırım Tatarlarının çoğu baskılar neticesinde vatanlarını terk etmeye, esas olarak Osmanlı topraklarına göç etmeye mecbur kaldılar. Şimdiki Türkiye’de en az 3 milyon, 5-6 milyona kadar Kırım asıllı Türk vatandaşı var. Kırım’da bizin sayımız yaklaşık 300 bin civarında.
Dünyanın Hikayesi: Anne babanızdan dinlediğiniz hikayeler var mı? Göç ettik, sürgün olduk, geri dönmek istiyoruz diye. Bununla ilk defa ne zaman karşılaştınız çocukluğunuzda.
Kırımoğlu: Kırım Tatarlarının o zamanlar en büyük eğlenceleri birbirlerine misafirliğe gitmekti. Misafirler geldiği zaman hep Kırım hakkında konuşuyorlardı. Biz de çocuklar olarak onları dinliyorduk. Annemin bir sakıncası vardı. Konuştukları sırada annem babamı uyarıyordu, ‘ne yapıyorsun, çocuklar var’ diye. Ben uyumuş gibi yapıyordum ama onları dinliyordum.
Dünyanın Hikayesi: Siz Kırım Tatar davasıyla ne zaman karşılaştınız?
Kırımoğlu: 1961 yılında gizli genç teşkilatı kurduk. Adı Kırım Tatar Gençler Teşkilatı idi. Bizim liderlerimizi yakaladılar. O zamandan beri daima KGB’nin nezaretindeydim. Sovyet ordusuna çağırdılar. Ben de reddettim. Bana 1.5 yıl hapis cezası verdiler. Yedi kez mahkemeye çıktım. Hep Sovyet karşıtı hareket ve propaganda ile suçlandım. Ömrümün 15 yılı hapislerde sürgünde geçti.
Dünyanın Hikayesi: Hayatınızda dönüm noktaları neler?
Kırımoğlu: 1965 yılından itibaren sesimizi duyurmayı başardık. 1974 yılında hapisteydim, protesto olarak açlık grevi ilan etmiştim. Toplam 303 gün açlık grevi yaptım. Dünyada rekormuş. İşte o zaman Kırım Tatar davası geniş şekilde dünyaya yayıldı diyebilirim.
Dünyanın Hikayesi: Hiç ölüm korkusu yaşadınız mı?
Kırımoğlu: Bu yola çıktığımız zaman ölüm ihtimalini göz önüne alıyorduk. Nasıl olacak nerede ne zaman olacak bilmiyorduk. Ben aslında bu yaşıma kadar yaşayacağımı hiç tahmin etmiyordum. Çünkü Sovyetler rejimine karşı koyanlar çok yaşamıyordu. Allah’ın emriyle 76 yaşına geldim.
Dünyanın Hikayesi: Kırım Tatarları olarak nihai hedefiniz ne? Bağımsız bir devlet kurma hedefiniz var mı? Yoksa özgür bir şekilde Ukrayna çatısı altına yaşamak mı istiyorsunuz?
Kırımoğlu: Bazı tarihi sebeplerden dolayı biz öz vatanımızda azınlık olduk. Başka bölgelerden Kırım tatarları gelseler bile bizim nüfus oranımız yüzde 20’den fazla olmayacak. Böyle durumda bağımsız devlet kurmak mümkün değil. O yüzden bizim sloganımız, talebimiz orada milli muhtar cumhuriyet yani Ukrayna’ya bağlı cumhuriyet kurmak. Bunun projesi de var. Uzun yıllardan beri bunu parlamentodan geçirmeye çalışıyoruz. Kırım’ın işgalinden sonra Kırım Tatarlarının değerini Ukrayna’da anlamaya başladılar. Porşenko zamanında 2015 yılında bir açıklama yapmıştı. Dedi ki biz bir devletimiz iki bayrağımız var.
Kırımoğlu: 26 Şubat’ta Rus askerleri Kırım’a girdi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştük. Ben ona dedim ki bizim cumhurbaşkanımızla masaya oturup bu meseleleri konuşun. Ama bu masaya oturmak için ve konuşmaların bir sonuca varması için askerlerinizi bizim toprağımızdan çıkarınız. Biliyorum Türkiye’de çok Kırım Tatarı var dedi. Siz Rusya’da olduğunzu sürece siz Rusya ve Türkiye arasında iyi bir köprü olacaksınız. Putin aslında çok da tatlı tatlı şeyler söyledi: Sizi bütün dünya biliyor, siz halkın liderisiniz. Ancak birkaç ay sonra pis kelimeler söylemeye başladı. Bunlar parazit dedi. Benim Kırım’a girmemi yasakladı. 2015 yılında Putin, Kırım’a gelecekti. Bizi Tayyip Erdoğan çağırdı. Putin ile görüşeceğim sizin için ne isteyeyim diye sordu. Ona, ‘Bu adamın kendi vatanına girmesinden niçin korkuyorsunuz?’ diye sorun dedim. Güldü ve dedi ki sorarım ama başka bir şekilde.
Dünyanın Hikayesi: Kırım Tatarları davasında size en yakın hissettiğiniz lider kim oldu? Türkiye’den beklenen desteği aldınız mı bu süreçte?
Kırımoğlu: 1992 Şubat ayında Türkiye’ye ziyaretim oldu. Bütün lideler sıcaklık gösterdi. O dönem cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı. Sonrasında Süleyman Demirel cumhurbaşkanı oldu. Onunla çok yakındık. Ölünceye kadar ben onu ziyaret ettim. Görüşüyorduk. Recep Tayyip Erdoğan açıkça dedi ki “Biz bu işgali tanımıyoruz. Referandumu tanımıyoruz. Biz Ukrayna bütünlüğüne destek veriyoruz.”
Dünyanın Hikayesi: 2014’te Cumhurbaşkanı Abdullah Gül size cumhuriyet nişanı verdi.
Kırımoğlu: Abdullah Gül işgalden önce Kırım’a da gelmişti. İlk kez Kırım’da görüşmüştük. Aramız çok iyiydi onunla. Ama Kırım işgalinden sonra işgale karşı açıklamaları olmadı. Ama hatıramda iyi bir insan olarak kaldı. Ahmet Davutoğlu bize çok yakınlık gösteriyordu. Biz ona da çok minnettarız. İşgalden önce de Kırım’a geliyordu.
Dünyanın Hikayesi: Sizin örnek aldığınız lideler var mı?
Kırımoğlu: Mahatma Gandi’den çok etkilendim. Ama benim için en büyük insan bizim vatandaşımız İsmail Gaspıralı oldu. Atatürk büyük insan tabiki. Ama Kırım konusunda liderlerimize çok sıcak bakmadı. Çünkü o zamanlar Ruslarla yakınlaşmak zorundaydı.
Dünyanın Hikayesi: Türkiye Türkçesi’ni nerede öğrendiniz?
Kırımoğlu: Hapiste çok kitap okuyordum. Rus hapishanelerinde Türkiye’den birşey gelmiyordu ama Bulgaristan’da yayınlanan eserleri okuyordum. Sadece Türk dilini geliştirmek için. Mesela Nazım Hikmet’in sekiz ciltlik eseri. Ben o adamı çok sevmiyorum ama Türk dilini öğrenmek için şiirlerini okuyordum.
Dünyanın Hikayesi: Vasiyet yazsanız şu anda Kırım halkında ve dünyaya ne söylerdiniz?
Kırımoğlu: Biz yarım yüzyıl sonra vatanımıza dönmek için mücadele verdik. Vatanımıza döndükten sonra, yavaş yavaş kendi hayatımızı kurmaya başladıktan sonra yine bu işgal oldu. Mücadelemize yeniden sıfırdan devam etmek zorundayız. Eminim ki biz Kırım’ın serbest kaldığını göreceğiz. Bu felaketen sonra da inşallah halkımızın geleceği iyi olacak. Sovyetler Birliği yüzyıllar daha iktidarda olacaklarmış gibi davranıyordu. Ama bir gün geldi, SSCB dağıldı. Putin ve rejimi de inşallah çok sürmeyecektir. Biz neticede serbest olacağız.

Dünyanın Hikayesi: Kırım Tatarlarının 1944’teki sürgününü anlatan ilk Kırım filmi Haytarma’nın yönetmeni ve başrol oyuncusuyla Kiev’de buluştum. Yanımda Ahtem Şevketoğlu var.
Ahtem Şevketoğlu (Seytablayev), Yönetmen-Oyuncu: Kırım’da savaş başladığında ben oradaydım. Rus askerlerinin Kırım’a nasıl girdiğini kendi gözlerimle gördüm. Bir yönetmen olarak böyle dramatik bir film yapmalıyım. Türkiye ile beraber film çekme ve isteğimiz var. Çünkü bizim tarihimiz, hem Türk tarihi hem Kırım Tatar tarihi çok yakın. Biz aslında kardeş gibiyiz. Kanımız bir. Avrupa’da ve bütün dünyada yazık ki Kırım’daki olayları çok insanlar bilmiyor. Bütün dünya bilsin ne olduğunu. İnşallah olur. Allah herşeyi görüyor.
Bir Cevap Yazın